
Dr.B. hayatının bir döneminde hiçliğe mahkum edilmiş bir karakterdir ve bir şekilde tek uğraşı kendi kendisiyle satranç oynamak olmuştur.Burada ben Şebnem Sunar'ın teorisini biraz daha büyüttüm.Yok olmaya mahkum edilen bir dünyayı ya da insancıl ve özgür yaşam biçimine ek Dr.B.'ye daha büyük bir rol biçtim kendi kafamda.Bence Dr.B. iyinin ve iyiliğin ta kendisi.Kötülükle-Czentovic- yaptığı mücadelede kendi kendisine yenilmiştir.Çünkü ona satranç oynamak demek hiçliğe tutsak edildiği bir odada tekrar bulunmak demektir.Tekrar kendisiyle oynamak,tekrar kendine kızmak,kızarken yenen kendisine sevinmek!O iyi olmak için yaşarken öyle bir mücadele vermiştir ki içinde bulunduğu hiçlik dünyasındaki tek şey kendisi yani ''siyah olan ben,beyaz olan ben'' durumu olmuştur.Çünkü hiçliktedir,yalnızdır.Rakibi kendisidir.İyi olmak rakip gerektirmez ama konu satrançsa rakipsiz olmaz.Sunar'ın deyişiyle Küçük Hitler'le olan yarışında Dr.B. kendi rakibine yani kendine dönmüştür.Bu oyun ona o günleri geri getirmiştir.Czentovic ise bunun farkında olarak hareket eder.İyi yalnızdır,biriciktir.İyiyi yenmenin tek yolu onun yalnız ve biricik olduğuna onu inandırmaktır.Tıpkı Gestapo'nun yaptığı gibi.İyi kendi kendisiyle çarpışmaktan kötülükle olan savaşına ikince kez bakamamıştır.Kötü kazanır.Çünkü onun doğasında yalnız olmak vardır.Tıpkı Czentovic'in eserde yalnız olduğu gibi.İyi ise kendisiyle çarpışmaktan vazgeçmelidir ama bunu yapmak mümkün değildir.Lakin kötüyle yapılan çarpışmaya gelene kadar hiçliğe mahkum edilmek buna izin vermez.Kitabın anlatıcı karakteri onu dürterek kendine getirmeyi başarır fakat iyi satranç masasından mağlup ayrılmıştır.Bu kötünün ve kötülüğün çokça bulunduğu dünyada iyinin size bir ve biricik olduğuna inandırmak isteyenlere ve sizi hiçliğe itenlere izin vermemeniz dileğiyle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder